22 Eylül 2009 Salı

karışıkkk

hayatımda bi dönüm noktası yaşarken buara bana destek olan insanlara kucak dolusu sevgiler cidden :))
bu ara çok okumaktan yazamıyorum, bi ara da hiç okumamaktan yazamıyordum-işte anladınız siz... arası yok mu bunun? okumaktan yazmaya fırsat mı kalmaz ya harbiden kalmıyo inanmıcaksınız belki ama böle bu sıra benm için... bi de bi arkadaşım sen şiir yazıon mu dedi bana bugün. düşündüm de yazmıyorum bilmem kaç senedir, neden ? yazmaya başlamalıyım bi edebiyatçı olarak sanırım... yoksa kendimden şüpheye düşeceğim az kaldı...

25 Ağustos 2009 Salı

...sevdim seni bir kere...

ahahaha :D:D:D
(böyle gülmeyi de yeni öğrendim bu arada, güzel ama di mi)
neyse konuya geliim sevdim bu blog işini ben ya,
1. si bana 19yaşında olduğumu ispatladı. (herkes 20 olduğumu öne sürerken) ayhh çok güzel ya. onlar basamağında 2 görmek istemediğim ama korkarım ki bugünü de sayarsak 5 gün sonra görmek zorunda kalacağım yaşlara girmeyi hiç ama hiç istemiyorum. bunun bayanların yaş kompleksi olayıyla alakası yok tabi ama büyümek ya da büyümemek işte tüm mesele burda... yani 20.nin falan bi ağırlığı var, bende olmayan bi ağırlık sanırım bu. o sebeple erteleyebilirdim aslında 20ye geçişi ama ben ertelesem kafa kağıdım aksini iddia ettiği için elden bişi gelmez.
gelelim şu blog denen olayın 2. süperliğine
bana özel olmadığımı, hatta çüş denecek kadar sıradan olduğumu çarşaf çarşaf yüzüme vurdu resmen dün bu sıradan blog. normalde buna bildiğin bozulur bilakis atar bile yapardım kendi çapımda ama nedense bu sefer hoşuma gitti... meraklar bölümüne "merak ne güzel şey, güzel şey merak" yazmayı akıl edebilen(!) yegane kişinin ben olmadığımı görmek zedelemedi beni.. neticede teknolojinin tavan yapmakta çabaladığı günlerdeyiz 3G ile beraber.
reklamların süper hatta film tadında olması ve yapımcıların bize reklam arası film izletme çabalarıyla birlikte beni benden aldı bu merak olayı, anlaşılan bi beni benden almamış <3

ardaaaaa...

şimdiye kadar bi hakan şükür'e karşı olmuştu bu içimde, şimdi de aynı şey arda turan'da baş gösteriyor. nasıl bi sempati duyuyosam artık, ne söyleseler ne yapsalar hoşuma gidiyo. tabi körü körüne bi bağlılık değil aslında da yine de garip bi his... bi ara da ilhan mansız'a karşı inceden bişiler olmuştu ama o zaman küçüktüm ve her kız gibi yakışıklılıkla bağdaşan sevgimsi bişiydi o ama bu öyle değil.. bi kere sempatik bi insan arda, sonra galatasarayda oynuyo (ki bu büyük bi etken) buna ilaveten de hakkında okuduğum bi kaç yazıda da gördüğüm kadarıyla efendi bi abimiz. Allah yolunu açık etsin ne diim.
***bu arada bu sevgimin farkındaydım ama bugün gazetede gördüğüm bi yazıyla daha da pekiştiğini anladım. bu sıra sinem kobal-nam-ı değer selena-'la beraber vakit geçiriyorlarmış tabii iddialara göre arkadaş olarak. aslında sevmezdim pek o kızcağızı ama az önce reklamda gördüm, şöyle bi baktım alıcı gözüyle; o kadar da itici gelmedi. belki de ardayla takıldığı içindir, kim bilir :):)

sabah ezanı...

evde kaldığım zamanlar hemen alırım elime ne ihmal ettimse o vakit, başlarım onları okumaya. aslen zaman gazetesine abone bi aileyiz ama annem çalıştığı yerde okunan gazeteleri birer gün aksayarak eve getiriyor ve zaman zaman onlara da göz atıyorum bugün de yaptığım gibi..bugün biraz geç kalmışım yalnız onu farkettim. okurken gözüme güzel yazılar ilişti ama sanki olaylar biraz eski gibi falan. dedim bi bakayım şunun tarihi neymiş? bi baktım ki 4ağustos yazıyo; olsun dedim yazı yazıdır. sayfalar geçtim bi köşede pek de büyük yer kaplamayan bi yazıya gözüm takıldı "sabah ezanı için 5dk.lık sıkı yönetim" hemen başladım okumaya.
Burhan Öçal (vurmalı çalgı ustası olan abi)'ın bi projesi varmış. İstanbul'un bütün camilerinde okunan sabah ezanlarını kaydedip 5 dk.lık albüm yapmak istiyomuş, ne de güzel olur ama bunun için çıt sesinin bile çıkmaması gerekiyor tabi... ona göre 'BU EZANLARIN KURACAĞI HARMONİ BÜTÜN DÜNYA MÜZİK SİSTEMİNİ ÇÖKERTECEK, ACAYİP SES GETİRECEK.' bence de öyle...
zira ben sıradan bi ailenin sıradan bi evladıyım ama o sabah ezanı makamının verdiği bambaşka duyguyu hissedebilcek derecede de insanım.
insanoğlu nefs sahibi malesef, bazen sahurdan sonra hemen yatıyorum yatağıma, ezan okumadan belki uyurum da vicdan azabı çekmem diye. kimi zaman bu saçma düşüncem gerçekleşiyo ve duymadan ezanı dalıyorum ama çoğu zaman uyku tutmuyo hemen ve ezan sesiyle doğruluyorum yatağımda. başta biraz zor evet ama o kadar etki yaratıyo ki insanın üstünde o makam hemen kalkıyorum abdest için.
babamı 5 vakit namaza eksiksiz başlattığı ve sabah namazına aşık ettiği kadar var cidden bu makam ve sözler. ne diyor ezanda "Esselatu hayrun minen nevm" **namaz uykudan daha hayırlıdır.
bu anlamı kavrayabilmek ve bunu bile bile ateşlere atlamamak dileğiyle...